Mert Acar

Mert Acar (d. 1989, Ankara) fotoğraf, video ve yerleştirme pratikleriyle üretim yapan bir sanatçı ve aynı zamanda akademisyendir. Çalışmalarında doğa ve yapılı çevrenin kesişiminde yer alan geçiş peyzajlarına odaklanmaktadır. Bu alanları hafıza, dönüşüm, geçicilik ve yersizlik gibi kavramlar bağlamında irdelerken, çoğunlukla kurgusal bir yaklaşımı benimser. Lens tabanlı pratikler aracılığı ile deneyimlediği peyzajda karşılaştığı nesneler, endüstriyel yapılar ve mimari formlar ise hem düşünsel hem de yapısal anlamda üretimlerinde belirleyici ve yön gösterici bir unsur olarak yer alır. Acar, Ankara’da yaşıyor ve çalışıyor.
Toz, Kök, Beton
SAHA Studio programının ilk haftalarında İstanbul’un periferisinde, peyzajın geçirdiği dönüşümleri fotoğraflamaya başladığımda, rotanın beni yarı-kurgusal bir anlatıya yönlendireceğinin az çok farkındaydım. İnşası devam eden yapılar ile işlevini uzun zaman önce yitirmiş yıkıntıların doğada iç içe geçtiği, tuhaf bir araziyle karşılaşmayı beklesem de şehrin kasvetli ve sıkışık atmosferinin, peyzajın tüm katmanlarına bu denli işlemiş olmasını beklemiyordum.
Dönem boyunca, toplumsal ve doğal felaketlerin gölgesinde sürdürdüğüm projenin anlamının zayıflıyor olduğu hissi düzenli aralıklarla yinelenirken, bu his gündemin ağırlığı ve beklenen büyük İstanbul depreminin habercisi olabilecek sarsıntılarla daha da derinleşti. Haritaya çizilmiş kanal rotaları, arazide aniden yükselen beton dikitler, maden ocakları, mağaralar, su kemerleri ve yok olacağı öngörülen barajları bir arada bulduğum peyzaj, en az kentte olduğu kadar derin bir hafızayı muhafaza ederken, inşaat tozunun perdelediği belirsiz bir geleceğin olasılıklarına da işaret etmekteydi.
Bir stüdyo ziyaretinde duyduğum sözler beni fotoğrafın bir şeyler aktarmadaki yetersizliği ve metne olan bağımlılığı üzerine düşünmeye itti. Her hafta şehrin farklı çeperlerinde denk geldiğim, kimi zaman yaklaşabildiğim ama çoğu kez belirli bir mesafeden izlemeye mecbur olduğum peyzaja, ilk defa pratiğime sızan kısa notlar ve kurgusal hikayeler dahil oldu böylelikle. Toz, Kök, Beton adını verdiğim projenin sonuna yaklaşırken, gerçekliğin en az kurgu kadar yanıltıcı olabileceği fikrinden yola çıkan bir sergi ve ona eşlik eden bir foto kitap ortaya çıktı. Fotoğrafın çekildiği an ile peyzaj arasındaki mesafeyi yankılayan bu iki üretim, periferide deneyimlediğim tanımlanması güç bir uzamı SAHA Studio’ya taşımamı sağladı.




