Sevil Tunaboylu

Çalışmalarında, bir araştırma yöntemi olarak konularını farklı mecralara taşıyarak, resimden heykele bir aktarım alanı açar. Tunaboylu’nun pratiğinde, karşılaştığı nesnelerin yan yanalıklarına dair alıştırmalar, kadrajın dışında bırakılan, izlerine tanıklık edilen portreler yer alır.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nden 2005 yılında mezun olan Tunaboylu, 2008-2010 yılları arasında, kurucularından olduğu kâr amacı gütmeyen inisiyatif Mtaär Açık Sanat Alanı’nın eş yürütücülüğünü üstlendi. 2017’den beri, Alaca Heyheyler isimli feminist kolektifin üyelerinden biri olarak sergiler düzenliyor, sanatçı yayınları üretiyor. 2007 yılından bu yana görsel sanatlar eğitmenliği yapan Tunaboylu, İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.
Son yıllarda katıldığı karma sergiler arasında 16. Sharjah Bienali “to carry” (Birleşik Arap Emirlikleri, 2025), Bugünü Resmetmek (YKY, İstanbul, 2024), Kadınlar Atlası (DEPO, İstanbul, 2024) yer alırken, Çırak (400&,118, İstanbul, 2023) ve Bitmez Tükenmez Dönüşe Geçtiler (DEPO, İstanbul, 2020) kişisel sergilerini gerçekleştirdi.
—
Sevil Tunaboylu, son dönemde göç ve göçle aktarılan zanaatın hangi bağlamlarda ele alınabileceği, hayaletler, huzursuzluk ve yaşamı üstlenmek gibi konuları irdelediği işler üzerinde çalışıyor. Güncel arkeoloji pratikleri etrafında kişisel bir merkezden çıkarak ürettiği resim, heykel ve yerleştirmeler, toplum ve çevrenin dayattığı yaşama biçimlerine, yarı kurgusal müdahalelerle direnç gösteren jestler olarak da değerlendirilebilir.
Geçtiğimiz yıl, 400×118 inisiyatifinin davetlisi olarak İMÇ’de sergilenen Çırak adlı işinde, dedeleri ve babasının Üsküp’te edindikleri marangozluk zanaatını İstanbul’a göç ettikten sonra devam ettirişlerine atfen yazdığı bir hikayeden yola çıkan sanatçı, SAHA Studio programı sırasında açılan 16. Sharjah Bienali için ürettiği Nested Corrosion isimli yayın ve Remainder isimli yerleştirmede, çeşitli tarihsel kaynaklar ve kişisel hafızanın ışığında kuşaklar arası aktarılan bu zanaatın izlerini sürmeye devam ediyordu.
Bu bağlamda Tunaboylu, SAHA Studio sürecinde çıktığı Üsküp seyahatinden edindiği arşivsel ve sözlü bilgileri, artık kurmacaya yaklaşmış olduğunu düşündüğü kişisel tarihine katarak kurguladığı bir dizi iş sunuyor: 1950’lerden başlayan bir tarihsel aralıkta göç sırasında taşınanlar, henüz konuşulmamış öyküler, çocukluğunda zihninde yer etmiş bir kapı gibi çeşitli kaynaklar, yağlıboya resim ve heykellerden oluşan bir yerleştirme içinde bir araya geliyor, Bu üretimlerine, mekânın duvarlarına yayılmış bir taslak olarak göstereceği yayın eşlik ediyor.




